1- Sektör ilk
kez fiyat artışına odaklanmış, fiyat artışının getirdiği yüksek büyüme ve gelir
artışı poliçe satışında sektörün tembelleşmesine yol açmıştır. Elementer
sigorta sektörümüz 2013 yılında prim üretiminde %21,7 artış gerçekleştirmiş ve
enflasyonun üzerinde bir büyüme sağlamıştır. Sektör 2013 yılında toplamda %8,4
poliçe adedi artışı sağlarken %13,3 fiyat artışı gerçekleştirmiştir. Bütün bu
gayretlere rağmen uluslararası sigorta değerlendirmelerinde döviz bazında
değerlendirme yapıldığından dolayı 2013 yılında bu raporlarda bir büyümeden
bahsetmek mümkün gözükmemektedir.
2- Sektörde
ilk kez en ağırlıklı branş karayolları sorumluluk branşı olmuştur. Son iki yıl
içinde kasko branşındaki ağırlık 2013’te %26,5 ile Karayolları Sorumluluk
branşına geçerken, kasko branşının payı %24,7’de kalmıştır. Bu branşta Avrupa
Birliği standartlarında sorumluluk limitlerine yaklaştıkça branşın ağırlığı
giderek artacaktır.
3- DASK’a
kanuni zorunluluk getirilmesi ile birlikte yaygınlığı giderek artmaya başlamış
ve poliçe sayısı 4.730.605’ten 5.854.058’e ulaşmıştır.
4- 2013 yılı
acentelerin daha bilinçli bir biçimde organize olmaya başladıkları ve
sektördeki pazar payı düşüşünü durdukları, hatta pazar payını %68,8’den %68,9’a
az da olsa çıkardıkları özel bir yıl olmuştur. Diğer yandan acente sayısı
2012’de 16.827 iken 2013’te 15.517’ye gerilemiştir. Ortalama acente primi 2012’de 682.318 TL iken
2013’te 901.520 TL’ye ulaşmıştır, bu gelişme acentelerin kurumsallaşması,
kalıcılığı ve toplumda güvenilir kurum imajının oluşması ve ölçek ekonomisine
uygun organizasyon kurmaları bakımından dikkat çekmektedir.
5- 2013’te
elementer branşta bankaların üretimleri tüketici hakları ile ilgili getirilen
yeni kurallardaki sınırlamaların etkisi ile %13,93’ten %13,87’ye gerilemiş olup
özellikle bankalar aracılığı ile satılan ürünlerde sigortalıya daha fazla bilgi
verilmesi ve sigorta satışında zorlama yapılmadan satış yapılması konuları
sıkça gündeme gelmiştir.
6- Elementer
sigorta endüstrisinde konsolidasyon gerekliliği devam etmektedir. Sektörde ilk
10 şirketin %75,9, ilk 20 şirketin ise %94,6 pay elde ettiği düşünüldüğünde
kalan 16 elementer şirketin pazar payı sadece %5,4 olmaktadır. Bu tablo,
sektörün ölçek ekonomisi bakımından bu sayıda şirketle devamının zor olduğunu,
önümüzdeki dönemde sektörde konsolidasyon beklentisinin devam edeceğini göstermektedir.
7- Bedeni
hasarlar, sektörü en fazla zorlayan alan olmaya devam etmiştir. Sektör, rezerv
eksiğini gidermek için gayret göstermiş, bedeni hasarlardaki ortalama dosya
maliyetini 30.404 TL’den 42.686 TL’ye çıkarmıştır. Ancak, ciddi açık hala devam
etmekte ve bu açığın 700 milyon TL’den fazla olduğu tahmin edilmektedir. Bedeni
hasarlardaki taleplerin organize bir biçimde takibi bunun yanında kanuni
değişiklik ve mahkeme kararlarının teminat genişleten yorumlarının geriye dönük
uygulanması sektörün geçmişe dönük sorumluluklarını artırmaya devam
ettirmektedir. 2013 yılında trafik branşında oluşan hasarların yarısı bedeni
hasarlara ait gerçekleşmiş olup her yıl bu oranın artacağı beklenmelidir.
8- Sigorta
şirketleri risk seçimi ve risk değerlendirmesinde yeni standartları uygulamaya
başlamış ve bu yaklaşımlar varlıkların korunması ve önlemler konusunda
sigortalıların şirketlerinin önerilerini dikkate alması sonucunu getirmiştir.
Gerekli korunma tedbiri almak istemeyen iş ya da sektör grupları baskı grupları
oluşturarak bazı ara çözümler bulunması konusunda Hazine’yi ikna etmiştir ancak
sigortacılık tekniği ile bağdaşmayan bu çözümlerin başarı şansı oldukça düşük
gözükmektedir.
9-
Endüstriyel risklerde beklendiği üzere koasürans anlayışı yerleşmiş ancak
özellikle aracıların sigortalının ihtiyacından ziyade aracı beklentisini
karşılayan paneller kurmaya başlaması önümüzdeki dönemde sektörde bazı
sorunlarla karşılaşılabileceği beklentisini yaratmaktadır. 2013 yılı Eylül sonu
itibarı ile sigorta sektörünün karlılığının incelenmesinde ise elementer
sigorta sektörünün 622 milyonTL civarında bir kar elde ettiğini görmekteyiz, bu
karın detaylarına inildiğinde 362 milyon TL civarında karın aslında gayrimenkul
satışı gibi bir kerelik etki yaratacak bir işlemden ve de iştirak gelirlerinden
elde edildiği görülmektedir. Diğer yandan sigorta sektörünün özellikle trafik
ve sorumluluk alanlarındaki ciddi rezerv eksikliklerini azaltmaya dönük bir
gayret içerisine girmesine rağmen çok önemli bir rezerv açığının da halen devam
ettiğini görmekteyiz.
Tablo bu
şekilde iken aşağıdaki olumsuzlukların 2014 yılında sektörü ciddi anlamda
etkileyeceği beklenmelidir.
• Sigorta
sektörünün geçen yıl kestiği poliçelerdeki fiyatı oluşturan bazlarından biri
olan yabancı para karşısındaki Türk Lirası’nın durumu ile bugün karşı karşıya
olduğumuz kur arasındaki farkın hasar maliyetlerine olan etkisinin son 1 yıl
kesilen poliçelerden başlamak üzere ciddi erozyon yaratacağını tahmin etmek hiç
de zor değildir, nitekim yılın ilk iki ayındaki oto tamir maliyetindeki
artışlar %15 - 30 seviyesindedir ve otomotiv firmaları bu artışların devam
edeceğini ifade etmektedirler. Maliyet artışları hasar dışında reasürans
maliyetleri ve bazı genel gider kalemlerinde de sigorta şirketlerini önemli
ölçüde etkileyecektir.
• Diğer
yandan döviz karşısında TL’nin değerinin düşmesinin genel anlamda tüketime de
olumsuz bir biçimde yansıyacağı,
• Araç
satışında alınan ÖTV deki artışların araç satışını en azından %20-30 civarında
etkileyeceği,
• Kredi
kartlarında getirilen sınırlamaların ve enflasyonda artış beklentisinin
tüketime negatif etki yaratacağı beklenmelidir.
• Bütün
bunlara karşılık faizlerdeki artışın nakit pozisyonu güçlü şirketler bakımından
önemli mali gelir elde etme şansı yaratacağı da öngörülmelidir.
Bütün bu
gelişmelerin yanı sıra, sigortacılık alanında tüketici lehine yapılan kanuni
değişiklikler (bu konudaki Hazine’nin yaklaşımları uzun vadede sektörün lehine
olmakla birlikte) kısa süre diliminde sektöre önemli bir ek maliyet olarak
yansıyacaktır. Diğer yandan, poliçe sayılarında geçtiğimiz yıllarda görülmeyen
daralma hatta düşüşün, sigorta şirketleri yönetimlerinde panik yaratıp
fiyatlamalarda rasyonel olmayan düşüşlerle bu azalışı kapatma gayretleri
görülebileceği, aracısız direkt satış denemelerinin 2014 yılında olabileceği,
bu gelişmelerin sektörün kimyasını bozabileceği beklentisi içinde olabileceği,
aracıların/sektöre hizmet veren kesimlerin (otomotiv bayilerinin, eksperlerin)
ve de sigorta şirketlerinin mutsuz olacakları bir yıl yaşayacağı
düşünülmektedir.
Sonuç olarak,
Türk sigorta sektörü olarak 2013 yılını toparlanma yolunda bir parça da olsa
çaba gösterildiği ve bunun gerek fiyat artışları ve gerekse riski seçmede
getirilen yeni uygulamalarla sağlandığı, ancak sigorta endüstrisinin optimum
çalışma koşulları oluşturmada henüz yolun başında olduğu gerçeğini aklından
çıkarmaması gerektiğini, her gün basın organlarında "sigorta sektörü
sorunu çözdü, artık kar ediyor, her şey yoluna girdi" şeklinde beyanatlar
için çok erken olduğu düşünülmektedir.