Ülkenin sadece ekonomide yapılacak reformlarla değil mutlaka
diğer alanlarda da yapılması gerekli atılımlara ihtiyacı olduğu dünya ile
Türkiye mukayeselerinde açıkça ortaya çıkıyor.
Gelişmiş ülkelere kıyasla geride kaldığımız önemli
alanları aşağıda sıraladım.
EĞİTİM:
Cem Yılmaz'ın dediği gibi "eğitim şart". Bu
konuda dünya ile aramızda çok ciddi farklılıklar göze çarpıyor. Okul öncesi
eğitimde okullaşma oranının çok düşük olması yanında okullarda verilen eğitimin
kalitesinin son derece düşük olduğu çok açık biçimde gözüküyor. Eğitim
kalitesini gösteren PISA endeksinde OECD ülkeleri arasında Türkiye’nin
matematikte 44. fen bilimlerinde ise 43. olduğunu, özellikle matematikte OECD
PISA endeks ortalaması 494 iken Türkiye’nin 448 seviyelerinde kalması eğitimde
alınması gereken çok ciddi yol olduğunu bize gösteriyor. Özellikle orta
öğretimde öğretmen kalitesini arttırmak ve yaratıcı düşünceyi destekleyen bir
sistemin oluşturulması gerekiyor. Yükseköğretimde de kaliteyi arttıracak bir
yeniden yapılanma ihtiyacı, adetsel artış yerine kaliteyi arttıran bir dönüşüme
gitmek gerekiyor.ARGE&İNOVASYON:
ARGE harcamaları ve inovasyon yaklaşımınızda son derece
geride kaldığı gözleniyor, geleneklerimizde "yeni iş çıkarma" benzeri
deyişler aslında bizim yeni bir şey yapmaktan çekinen ve yaptıkları ile öne
çıkmayı beceremeyen bir toplum olduğumuzu gösteriyor ki bunu mutlaka
değiştirmeyi becermeliyiz. ARGE harcamalarının milli gelire oranının ülkemizde
% 0,86 seviyelerinde olduğu, AB de bu oranın % 2, ABD de %2,91 Japonya da ise
bu oranın % 3,36 olduğunu düşünürsek bu alanda ne kadar geride kaldığımızı
görebiliriz. Bu konuda çok çeşitli istatistik bulunmaktadır. Örneğin; Dünya
Bankası patent başvuru sayısı yayınında, ülkemizde patent başvurusu 3.250 iken
Japonya’da bu sayının 290.000, ABD’de 242.000, AB’de ise 84.953 olduğunu gösteriyor.
Bilimsel yayın sayısı bakımından da maalesef oldukça geriyiz. Bu konuda önemli
bir ölçü olarak gösterilen yılda milyon kişiye düşen makale sayısında ise
ülkemizde 362 civarında makale yayımlanırken maalesef dünyada 45. sırada yer
alıyoruz. Buna bağlı olarak yüksek teknoloji ve katma değerli ürünlerin
ihracatımızdaki payı da son derece düşük. Ülkemizin teknoloji ağırlıklı mal
ihracatı toplam ihracatımızın sadece % 2’si iken bu oran Japonya’da % 18, ABD’de
% 20, AB’de % 14,81 olarak gözüküyor.
İŞGÜCÜ PİYASASI:
İşgücü piyasasında da önemli sorunlar gözüküyor. Özellikle
bu piyasayı düzenleyen kanunlardaki katılık bu alanda verimliliği ve rekabet
artışını önlüyor. Bu piyasada özellikle verimlilik en önemli sorun olarak
gözüküyor. İşgücünün yeterli eğitiminin olmaması yanında kalifiye eleman
yetiştirmek ve elde tutmadaki güçlükler bu alandaki sorunların temelini
oluşturuyor. İşgücü piyasasındaki bir başka sorun ise çalışanların yaklaşık %45’inin
asgari ücrette çalışıyor gözükmesi, yine 1,5 milyon kayıtlı işyerinden 518
bininde ise sadece 1 asgari ücretlinin çalışıyor gösterilmesi bu konuda ciddi
sorunların aşılmasının bir hayli güç olduğunu gösteriyor. Bu konuda atılacak
adımlardan en önemlisi kıdem tazminatı ve işgücünü düzenleyen kanunlardaki
katılığın bir an önce giderilmesi olarak gözüküyor.
VERGİ:
Vergi alanındaki sorunlar her zaman konuşulmakta ancak bu
konuda çözümü sağlayacak adımlar bir türlü atılamamakta. Kayıt dışılık, bunun
yanında vergi tabanının çok dar olması, toplumda adil bir sistemin kurulamadığı
kanaatinin oluşmasını ve vergiden mümkün oldukça kaçma alışkanlığının
yaygınlaşmasına sebep olmuş durumda. Dolaylı vergi oranının % 69’larda olduğu
ve de 2014’te %70’leri bile aşabileceği bir oran dünyada yok gibi. AB’de bu
oran ise sadece % 27.
TASARRUF ORANI:
İç tasarrufların son yıllarda giderek düşerek tasarrufun
milli gelire oranının % 12,6’lara gelmesi ülkenin bu konudaki ihtiyaçlarını
ülke dışından temin etmesine yol açıyor. Bu oran gelişmekte olan ülkelerde %33,5 civarında, Çin’de ise %51,4 olarak
gerçekleşmiş durumda. Bireysel emeklilik alanında yapılanlar ve devlet desteği
gerçekten çok önemli ancak katılımın mutlaka daha da arttırılması için yeni
projeler geliştirilmesi gerekli gibi gözüküyor.
REKABET VE VERİMLİLİĞİN ARTMASI:
Rekabetin daha sağlıklı işlemesi bakımından özellikle
şirket ölçeklerindeki yetersizliği aşacak bir takım düzenlemelerin yapılması ve
bu alanda birleşmeler ve borsaya açılma alternatiflerinin desteklenmesi
gerektiği görülmekte. Yine rekabetçi bir yapının oluşturulması bakımından
enerji piyasasında verimliliğin arttırılması, enerji maliyetlerinin rakip
ülkelerle rekabet dezavantajı yaratan bir unsur olmaktan çıkarılması gereklilik
olarak gözüküyor.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ:
Avrupa Birliği standartlarında bireysel özgürlüklerin
sağlanması ile hukukun üstünlüğünü sağlayacak adımların atılması da ekonomik
bir önlem olmamasına rağmen ülkedeki gelişmeyi sağlayacak diğer önemli bir konu
olarak öne çıkıyor.
KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILMASI:
Kadınların işgücü piyasasına katılımını da önemsemek ve
maalesef oldukça geri kaldığımız bu konuda gereken çabaları göstermemiz şart
gibi gözüküyor.
Günlük çekişmelerin geride bırakıldığı ülkenin temel
sorunlarının gündeme alınacağı günlerin yakın olmasını diliyorum.
Cemal bey ;
YanıtlaSilBen de en çok EĞİTİM kısmını önemsiyorum..Siz de ilk sırada görmüşsünüz ... Pozitif ilmin, yerini batıl ve değişken öngörülere bıraktığı ve giderek de artacağı öngörüldüğünde ""bizim hocaya sordum sigorta yaptırmak mübah değilmiş "" söylemleriyle daha sık karşılaşacağız ... Sigorta Acenteleri de bunu yakınen gözlüyordur .. Ama gözlemlerime göre aslında komik bir çelişki içindeler ...
Faiz haram yasağını faiz kelimesini, kar payı diye değiştirince mübah oluyor :))
Kasko yaptırmak caiz değil diyen vatandaş , trafik poliçesinden teminat dışı olan zararını almak için canhıraş çabalarken , şahsi inancına göre hiç bir sakınca görmüyor :))
Tüm sigorta Şirketleri olarak ; bu bakış açısına sahip kişilere EFT göndermek istediğimizde vadesiz olması gereken banka hesap bilgilerinin aslında faiz sistemi ile çalışan bankalardaki vadeli hesaplarının olduğunu görüyoruz :))
Bu şekilde düşünen , çoğu insanın KREDİ KARTI var , faiz almıyor ama faiz ödüyor :))
İçi başka , dışı başka bu ikircikli düşünce kalıplarından, gelecek nesiller de nasibini alacak gibi !!! bir sigortacı olarak değil VATANDAŞ olarak çok üzülüyorum .....
Sigorta endüstrisi inançlara uygun çözümler bulabiliyor,önümüzdeki dönemde bu tür alternatifler ortaya çıkacaktır.Toplumun mozaik olmasını doğal karşılamalıyız,eğitim konusunda vakit geçirmeksizin yapılması gereken çok şey var yoksa aradaki fark giderek açılacak maalesef.
SilCemal Bey,
YanıtlaSilYukarıda Eğitim, ARGE, İşgücü Piyasası, Vergi ve Tasarruf başlıkları altında belirttiğiniz oranlar çok çarpıcı ve bir o kadar da anlamlı...Ana başlıklar olarak sunduğunuz ve gelişmesi için vurguladığınız konuların çok geniş ve derin anlamda bireylerin sağlıklı gelişimine de katkı koyacağı şüphesiz.
"Korku kültürü, yaşamda "güç" olgusunu kabul eder " demiş D. Cüceloğlu...Bu korku kültürü de görünmez bir demir perde sanki...bahsekonu başlıkların birkaç büyük şehir dışında, tüm Türkiye geneline hitap edebilecek şekilde düzenlenmesi, işte bu görünmez demir perdeyi (korkuyu) de en aza indirecek ve "GÜÇ" veya "GÜÇLÜ OLANA" tapınmaya eğilim azalacaktır. Böylelikle insanın duygu ve düşünce/akıl dünyası hem daha sağlıklı hem de daha akıcı olur ve işin, sosyolojik ve psikolojik negatif etkileri de bertaraf edilmiş olurken; daha kendine özgün ve yenilikçi ve kendisiyle barışık işler üreten bir toplumun bireyleri oluruz....O yüzden altyapı çok önemli gerçekten de...
Kadınların iş dünyasında "doğuran öcü" şeklinde bakılması veya "bu kadın da ancak çocuklarını düşünüyor" gibi algılanması...Veya "ahh bakınız doğurdukça ne güzel izin kullanıyor..Keşke biz de doğursaydık" gibi dillere plesenk olmuş espirilerin birtakım gerçekleri de su yüzüne çıkardığı aşikar.
Bense kadının çocukları ile kurduğu sağlıklı bağın işe de pozitif olarak yansıyabileceği kanısındayım. Yeterki çalışan annelerin ihtiyaç ve duygu dünyaları anlaşılabilsin ve kadınlar, ötekileştirmekten çok tamamlayıcı yandaş olarak benimsensin. Böylesi bir durumda kadınların üretkenliğinin ve ayrı düşünce mekanizmasının daha verimli olarak kanalize edebileceği ve bu anlamda iş alanlarının farklı atılımlar sağlayabileceği düşüncesinin tamamen arkasındayım.
Paylaşımınız için teşekkürler.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilKatkı ve yorumlarınıza çok teşekkürler,
YanıtlaSil