Acentenin kendi öz portföyünü büyütmesi ve kendi müşteri tabanını geliştirmesi, müşteri tavsiyelerinin değerlendirilmesi ve yapacağı diğer satış faaliyetleri ile elde edeceği yeni müşteri kazanımları ile gerçekleşir ki biz buna organik büyüme diyoruz. Gelişmiş pazarlarda sıkça görülen ve bizde de yavaş yavaş görülmeye başlanan bir diğer büyüme biçimi de inorganik büyümedir ki bu genellikle hastalık, yaşlılık, iş gelişmesi durmuş ya da iş yorgunluğuna kapılmış acentelerin portföylerini satın almak sureti ile olur. Önümüzdeki dönem acentelerin %50’sinin yeterli ölçeği yaratamadığı sektörümüzde bu alanda ciddi hareketlenmenin olacağı beklenmelidir.
Acentenin büyümesi için yeni iş yaratmak yanında en önemli faktörlerden biri de yenileme oranıdır. Acente, mevcut müşterilerin karlılığının yeni iş olarak kazandığı müşterilerin karlılığının çok üzerinde olacağını bilmelidir. Mevcut müşteri, sadece karlı olması açısından değil, gerek bu müşteriye satılacak diğer ürünler ve gerekse bu müşterilerin tavsiyeleri ile sağlanacak diğer yeni müşteriler açısından da acenteler için önemlidir. Bu bakımdan mevcut müşteriyi elde tutma yani müşterinin yenilenmesi acente açısından son derece önemlidir. Bu oranın takibi sürekli olarak yapılmalı ve bunun sonuçları çalışanlarla değerlendirmelidir.
Acentenin satış stratejisini önceden belirlemesi ve bu
stratejiye uygun oluşturduğu bütçesinin aylık ve yıllık gelişmesini sürekli
biçimde takip etmelidir. Acentenin portföy takibi ile ilgili çok basit örnek
verirsek; (daha yaygın olarak kullanıldığı ve daha çok takip edildiği için prim
örneğe baz olarak alınmıştır, gelişmiş analizlerde poliçe adedi ya da müşteri
adedi alınmalıdır). Acentenin Ocak 2013’te 100.000 TL prim üretimi varsa,
Ocak 2014’te bu primlerden 80.000 TL sini yenileyebilmişse yenileme oranı
kabaca %80 olur.
Acentenin 2014 Ocak ayında gerçek anlamda büyüyebilmesi
için yenilemede müşteri sayısındaki düşme, müşterinin malvarlığındaki azalma, fiyatlardaki
düşme, vade kayması nedenlerine bağlı olarak kaybettiği 20.000 TL nin üzerinde
yeni primi portföyüne katması gerekir. Acentenin reel büyüme sağlaması
için bir önceki yıla göre primsel
artışının mutlaka yıllık enflasyonun üzerinde gerçekleşmesi beklenir. Bu
büyümeyi rakamsal olarak ifade etmemiz gerekirse acente basit hesapla 80.000 TL
yenilediği işlerden elde etmiş ve bunun üzerine 30.000 TL yeni iş koyup o ayki
üretimini 110.000 TL ye ulaştırmışsa ve enflasyon oranı %8 ise kabaca basit
hesapla %2 reel büyüme sağlamış olur.
Acentenin büyümesinin sağlıklı olabilmesi mevcut müşteri
portföyünün fire vermeden yenilenebilmesine bağlıdır. Acente mevcut
müşterilerin karlılığının yeni iş olarak kazandığı müşterilerin karlılığının
çok üzerinde olacağını bilmelidir. Mevcut müşteri, sadece karlı olması
açısından değil, bu müşteriye satılacak diğer ürünler ve bu müşterilerin
tavsiyeleri ile sağlanacak diğer yeni müşteriler açısından da acenteler için
son derece önemlidir. Bu bakımdan mevcut müşteriyi elde tutma yani müşterinin
yenilenmesi acente açısından son derece önemlidir. Bu oranın takibi sürekli
olarak yapılmalı ve bunun sonuçları çalışanlarla değerlendirmelidir.
Acentelerin portföyünü yönetirken aylık/yıllık yenileme
oranlarına yoğunlaşmasını önemli bulmakla birlikte(çoğu acentenin maalesef bu
oranlara bile bakmadığını da bilinmekte) bu konuda dikkate alınması gereken iki
önemli husus daha olduğunu düşünüyorum.
a) Müşterinin Acentelikte geçirdiği süre
b) Yıllar itibariyle tarihsel yenileme oranı
a) Müşterinin Acentelikte geçirdiği süre
b) Yıllar itibariyle tarihsel yenileme oranı
Acentenin mevcut müşterisini elinde tutma oranı ve süresi o acentenin başarılı bir portföy yönetimi yapıp yapmadığının göstergesidir. Gelişmiş ülkelerde acente satın almalarında değerlendirmede ilk göz önüne alınan nokta acentenin bu konuda başarılı olup olmamasıdır. Bu bakımdan acentenin müşterisi ile olan ilişkisini sürekli kılacak şekilde müşterinin beklentilerine cevap verebilecek yaklaşımları oluşturması çok önemlidir.
Acentenin gerek portföy analizi ve gerekse müşteri
analizlerini takip edecek bir sistem kurması ile birlikte acente işini doğru
yönetebileceği bir strateji oluşturma imkanına sahip olacaktır.
Bu analizi örnek olarak yukarıdaki tabloyu baz alarak
yaptığımızda, acentenin ortalama müşteri tutuş suresi 1,5 yıldır. Aslında son 5
yıl ortalama müşteri tutuş oranı %63,07’dir. Doğal olarak son yıl müşteri tutuş
oranı %99,4'tür. Bu rakamların doğru analizi yapıldığında ortaya çıkan gerçek acentenin
1 yıldan uzun süre diliminde müşterilerini muhafaza etmede ciddi sorun yaşadığı
şeklindedir. Bu durumda acentenin çalışanları ile birlikte müşterilerin
portföyden gitme sebeplerini doğru biçimde tespit etmesi ve müşterinin
portföyde kalış süresinin uzatılmasına dönük tedbirleri zaman geçirmeden
uygulamaya sokması gereklidir. Bunun için bugüne kadar kendisini terk eden
müşterilerinin acenteyi neden terk ettiklerinin bir envanterinin çıkarılması
hatta bu müşterilerin aranarak neden başka şirket ya da acenteye gittiklerini
sormak faydalı olacaktır. Bu değerlendirmede fiyat rekabeti, servis kalitesi, hasar,
ilgisizlik gibi konuların ana neden olarak ortaya çıkması durumunda bu maddeye
özgü ne yapılabiliri araştırıp buna uygun çözümü uygulamaya almak gerekir. Bu
uygulamadan sonra her ay gelişmeleri takip ederek bu tedbirin olumlu etkisi
olup olmadığının tespiti son derece önemlidir.
Bu şekilde hazırlanacak olan tablo aslında acenteye son
derece önemli ipuçları da verecektir. Örneğin bu tabloda en fazla dikkat çeken
oran 2009 yılında en fazla yeni iş yazıldığı yıl olmasına rağmen müşterilerin
sadece %37,24’nün muhafaza
edilebilmesidir. Bu yıl bu kadar çok müşteri girmesi çok ucuz fiyat nedeni ile mi
olmuştur? Acentenin çalıştığı şirketin fiyatı diğer şirketlere göre çok daha
iyi diye diğer acentelerin işleri yazılmış mıdır? Bu şekilde gelen müşteriler
daha sonra fiyatlar normalleşince ait olduğu acenteye mi dönmüştür? Bu tür
analizlerin yapılması ile birlikte portföydeki iniş çıkışlar kontrol altına
alınacak ve acentenin istikrarlı bir portföy gelişim modeli uygulaması mümkün
hale gelecektir.
Görüldüğü gibi sadece sigorta şirketinin değil acentenin de
kendi portföyünü ve gelirlerini doğru biçimde geliştirebilmesi için portföy
analizlerine ve özellikle mevcut portföyünün yenilemesine konsantre olması son
derece önemlidir. Profesyonel acenteler bu tür analizler yaptıkça portföy
gelişmesi sürekli hale gelecek bu sayede sektörde kalış süreleri uzayacak ve
diğer acentelere göre önemli rekabet avantajı sağlayacaklardır.
Bütün bu analizlere zaman ayrılması ve değerlemelerin doğru yapılması acentenin geçmiş yıllarda yaptığı olumlu ya da olumsuz uygulamaları ortaya çıkarır ve geleceğe dönüş doğru stratejiler oluşturmasına yardımcı olur.
Bütün bu analizlere zaman ayrılması ve değerlemelerin doğru yapılması acentenin geçmiş yıllarda yaptığı olumlu ya da olumsuz uygulamaları ortaya çıkarır ve geleceğe dönüş doğru stratejiler oluşturmasına yardımcı olur.
Teşekkürle Cemal Bey yine biz acenteler açısından çok faydalı bir makale yazmışsınız .Peki sizce ,adetler bazında hangi yenileme oranlarını yakalarsak başarı sayılır yada sürekliliğin devamı açısından iyi sinyaller verir ? Saygılar
YanıtlaSilVolkan bey,bir önceki yıl itibarı ile yüzde 75 üstü yenileme oranı rekabetin çok yoğun olduğu bizim piyasamız için başarılı gözüküyor,
YanıtlaSilCemal bey; tabloda Müşteri Kalış Süresini hesaplama formülü nedir. Zira 2008 için kalış süresi 2013 de 5 yıl çıkıyor? yardımlarınız için teşekkürler;
YanıtlaSilMüşterinin kalış süresi ve bu kalışın o yıl içindeki dağılımı dikkate alınıyor,örneği çok detaylı yazıp rakkama boğmak istemedim,genel konsepti vermek istedim,
YanıtlaSilçok teşekkür ederim.
YanıtlaSil