Geçen hafta içinde Galatasaraylı futbolcu Sabri'nin eşine aldığı 890 bin euro değerindeki otomobil gazete manşetlerinde yer aldı. Aslında kimin ne kazandığı ne kadar mal varlığı olduğu hayatım boyunca beni çok ilgilendirmemekle beraber, Twitter’daki reaksiyonlar, insanların bu konudaki düşünceleri beni bu konuda düşünmeye itti.
Sabri, uzun yıllar Galatasaray'da oynayan kaptanlığa
kadar ulaşmış, son zamanlarda zaman zaman kadro dışı bırakılmış ancak
yine de azimle çalışarak ve bekleyerek tekrar kadroya dönmüş hiç bir zaman
vasatı aşamamış ve seyirci tarafından da takımın çocuğu denilen ve sürekli
olarak esprilere de muhatap olan bir oyuncudur.
Ülkemizde asgari ücretin 1.134 TL olduğu ve
ülkenin büyük bir kesiminde ciddi geçim sorunlarının yaşanıldığı bir dönemde
nasıl oluyor da Sabri karısına bu kadar pahalı bir hediye alabiliyor, sorusunu
kendi kendime sorduğumda aslında bunun bir sorun değil bir sonuç olduğunu, esas
sorunların futbol sektörünün işleyişinden kaynaklandığını gördüm.
Ülkemizde en fazla seyircisi olan ve herkesin takip
ettiği futbol piyasası nasıl çalışıyor diye düşündüğümde basında pekte
doğru analizlerle karşılaşmadığımı, spor sayfalarının soruna hala sonuç odaklı
yaklaştığını, tiraj kaygısı ile davrandığını gördüm. Aslında son dönemde ülke
futbolunun giderek batağa doğru gittiği, futbol kulüplerinin finansal olarak
iflas ettiği, seyircinin statlara gitmediği, gerek milli takım ve gerekse kulüp
takımlarının yabancı takımlarla yaptıkları maçlarda sürekli olarak kötü
sonuçlar aldığı bir dönem yaşıyoruz.
Futbolda yaşanan bu problemlerin temel sebeplerini
incelediğimizde ortaya çıkan konular; altyapının tamamen ihmal edilmesi, bu
kaynaktan oyuncu gelmesini teşvik edici kurallar koyulmaması, yabancı oyuncu
sayısının sınırlanması, ülke futbol standardının sürekli düşmesi nedeni ile
kaliteli yabancıların ülkemize gelmemesi ya da futbolu bırakacak yaşa
geldiklerinde başka ülkelerde alabilecekleri transfer ücretlerinin 3 – 4 misli
ücret alarak ülkemize gelmesi gibi nedenler ortaya çıkmaktadır. Özellikle
bu alanda rekabeti sağlayamadığımızı ve de kaliteli oyuncu yetiştiremediğimizi
görüyoruz. Tabii bu durumda rekabetin olamama sonucunda Sabri gibi vasat
oyuncular bile değerlerinin çok üzerinde rakamlarla karşılaşıp kapalı sistemin
nimetlerinden yararlanmaya başladı. Aslında bugün ülkede top koşturan yıldız
diye nitelendirdiğimiz oyuncuların Arda hariç hiçbirisinin yurt dışına
gidememesinin nedenlerine baktığımızda iki konu öne çıkıyor. Bunlardan ilki
yabancı kulüplerin bu oyuncuları çokta yıldız olarak görmemesi diğeri ise
yıldızların Türkiye'de kazandıklarını yurtdışında hiç bir şekilde kazanma
ihtimallerinin olmaması.
Aynı konu aslında yabancı ülkelerde doğan Türk asıllı
oyuncuların büyük bir bölümü içinde geçerlidir. Gurbetçilerin çocuklarının
yaşadıkları ülkede değil de Türkiye’de oynamasının altında yatan temel
nedende aslında bu. Türk olmaları nedeni ile bulundukları ülkede almaları
mümkün olmadığı kadar yüksek bedellerle Türkiye’ye transfer olmaları. Bu trendin
dışında yer alan az sayıda Türk asıllı oyuncuda tabi ki var ancak
bunlar kısa sürede tükenmek yerine kendilerini geliştirme ve çalışma
konusunda kendilerine yeni bir strateji çizerek zoru seçiyorlar ve
bunların isimleri Avrupa pazarında iyi oyuncu klasmanında yer alıyor. Bu
yaklaşımları Nuri, Mesut, İlkay örneklerinde görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde
Almanya’daki Hamburg kulübünün altyapı sorumlusu Türk asıllı oyuncuların Türkiye’ye
gitmelerinin aldıkları altyapı eğitiminin kesilmesi ve geriye gitmelerine yol
açacağını söyleyerek konuyu açık bir şekilde özetlemişti.
Futbol düzenimizin sürekli tavizlerle günü kurtarma
anlayışı ile devam etmesi aslında giderek sorunların büyümesine yol açıyor. Bu
konuda vakit geçirmeksizin futbol federasyon seçimlerinden başlayarak
futbol yönetiminin politik etkiden arındırılması, futbol takımlarının
artık UEFA kurallarına uygun mali kontrollerinin yapılması, kulüplere doğru
yönetici profillerinin gelmesinin sağlanması, alt yapıdan en az 2 oyuncunun
takımda oynaması şartının getirilmesi, yabancı oyuncuların sayıca
kısıtlanmaması, futbolcuların vergi konusunda ayrıcalık verilmesi yerine
milli maç oynama sayısına göre vergi teşvikinden faydalanması gibi acil
değişimlerin vakit geçirilmeksizin uygulanması gibi temel değişimlerin bir an
önce uygulanması şart gibi gözüküyor.
Aslında bütün bunları düşündüğümüzde yönetimsel olarak
sektörel sorunlarda diğer sektörlerin sorunlarından temelde önemli bir fark
olmadığı gözüküyor. Sektörel çalışma sisteminin doğru kurulmaması, siyasi
etkiden arındırılması, sermaye yeterliliği, finansal kaynakların nereden
temin edildiği (UEFA Fair Play normlarının uygulanması), nakit yönetimi, kulüp yönetimlerinin
doğru seçimi ve hesap verebilmelerinin sağlanması, denetim, insan
kaynakları, performans yönetimi, talent yönetimi, serbest rekabet ve doğru
vergi sistemi gibi konular aslında bu sektördeki ana sorunların başlıkları
olarak özetlenebilir. Sektörler ne olursa olsun problemler aynı. Çözümler belli
ancak bu sorunları çözecek iradeler çeşitli grupların ya da kişilerin elindeki
politik güçleri ellerinden kaçırmak istememeleri nedeni ile sorun bir türlü
çözülemiyor.
Futbolda gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılmaması
durumunda futboldan seyircinin soğuması devam edecek ve bu seyirciyi daha
sonra tekrar geri getirmek giderek zorlaşacaktır. Bunların çözülemediği
ortamda da insanlar Sabri'leri hedef alacak ve kızmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Cemal Bey süper özetlemişsiniz, Türk Futbolunun içerisinde bulunduğu durum daha iyi anlatılamazdı gerçekten. Mükemmel bir yazı.... Aklınıza, kaleminize sağlık
YanıtlaSilSaygılarımla
Barış Orhunbilge
her alanda sistem sorunu var,kimse ana soruna çıkarları nedeni ile eğilemiyor maalesef Barış,
SilSabri bey eşine aracı almadan ne kar vergi ödemiştir. İyi bir vergi mükellefimidir onuda açıklayan bir yetkili olsa
YanıtlaSilTeşekkürler Cemal bey,
Fatih bey,futbolcular zaten çok düşük vergi ödeme şansı verilen bir zümre Türkiyede
YanıtlaSil5000 metreci kenenise bekele 2 yıl çalışıyor günde 8 saat ,sırf dünya atletizm şampiyonasında ,yada olimpiyatta derece için... ödül 10 000 dolar ,artı reklam vs ..sporculuk ruhu asıl budur .başka yoruma gerek yok sanırım...Fatih bey ,o aracın tahminim 300 eurosu mtv ötv falandır .devlet , gelirden almadığı vergiyi bu şekilde alıyor bereket :)
YanıtlaSil