16 Şubat 2015 Pazartesi

TRAFİK SİGORTALARI-1-

Trafik sigortaları bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla prim üretilen branş olarak öne çıkıyor. Çoğu pazarda oto sigortaları tek ürün olarak satılmaktadır. Bu üründe ana teminat trafik ek teminat ise kasko olarak sunuluyor. Ülkemizde ise oto sigortaları tek ürün haline halen dönüşemedi. Bunun en önemli nedeni trafik sigortalarındaki sorumluluk limitlerinin oldukça düşük olması ve doğrudan tazmin sisteminin daha uygulamaya başlanmaması olarak gösterilebilir.

Trafik sigortaları dünyadaki çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de mecburidir. Bu, üçüncü şahısların haklarını teminat altına almak adına yapılan bir uygulamadır ve toplum açısından son derece faydalıdır. Özellikle sorumluluk limitlerinin bazı ülkelerde limitsiz, Avrupa’nın çoğu ülkesinde ise 500.000 € ya da 1.000.000 € tek limitle tespit edildiğini görmekteyiz. Genelde uygulama trafik sigortalarında limitlerin kamu otoritesi tarafından tespit edilmesi, primlerin ise sigorta şirketleri tarafından serbestçe tespit edilmesidir.

Tüm dünyada ve özellikle son dönemde İngiltere ve İtalya’da olduğu gibi ülkemizde de bedeni hasarlarda önemli ölçüde artış görülmekte ve bu artışın daha ziyade takipçilerin işin içine girmesi ile konuların mahkemeye intikal etmesi sonucu taleplerin bir anda patlaması şeklinde gerçekleştiği görülmektedir. Bu sorunlarla karşılaşan İspanya ve İtalya’daki sigortacıların "Baremo" denilen tek tip bir tazminat hesaplama metodunu uygulamaya alması ile İngiltere’de ise profesyonel takipçilerin çalışmasını engelleyici bir takım önlemlerle sınırlama çabalarına girdikleri gözlenmektedir.

Ülkemizde özellikle 2011 yılından itibaren sigorta endüstrisinde sorun olmaya başlayan bedeni hasarların toplam hasarlara oranı bu yıllarda %15’lerde iken bugün bu oran % 60’lara varmış ve artış trendini sürdürmeye devam etmektedir. Bu konuda sektör gerekli girişimlerde bulunmuş ancak kanun değişikliği gerekliliği nedeniyle, bugüne kadar maalesef herhangi bir düzenleme yapılması mümkün olamamıştır. En iyimser beklenti ile konunun seçim sonrasında tekrar gündeme gelmesi 
beklenmektedir.

Diğer yandan trafik sigortalarında yargıtayın geriye dönük olarak kazada sorumlu sürücülere ve bakıcı giderlerine dönük tazminat ödenme mükellefiyeti getirmesi sigorta sektörüne çok ciddi ilave bir maliyet yüklemiştir. Gelişmiş hiç bir ülkede örneği olmayan bu karar sigorta sektörünün çalışma prensibine de son derece aykırı bir karardır. 8 yıl önceki koşullara göre hazırlanan bir tarife ile satılan ürünlere satıldıktan 8 sene sonra; ürünün teminatını genişlettim, geriye dönük olarak bunları da ödeyeceksiniz, demek sigorta endüstrisine çok ciddi bir yük getirmek ve sermayedara ciddi zarar yüklemek anlamına gelmektedir. Bu tür geriye dönük uygulamaların sıklaşması özellikle yabancı sermayenin ülkeye yapacağı yatırımları sınırlayabileceği riskini de beraberinde getirmektedir. Diğer yandan geçtiğimiz yıllarda geriye dönük olarak uygulanan sosyal güvenlik payının sektöre olan faturası hazmedilmemişken bu tür uygulamalar bu branşta sürekli zarar edilmesine yol açmaktadır.

Sigorta sektörünün geçmişten gelen bu zararları karşılamak için önünde iki yol vardır:

1. Bu zararların karşılanması için bundan sonra satacakları poliçelerin fiyatlarına marj yüklemek (ki bu aslında yeni sigortalılara karşı haksızlık demektir)

2. Sermayedarlardan ilave sermaye isteyerek bu zararları sineye çekmek

Trafik sigortaları tüm dünyada mecburi olması, prim üretiminin yüksek olması nedeni ile her zaman bıçak sırtı karlılık marjı ile çalışmakta bu alanda rekabet her branştan çok daha yoğun yaşanmaktadır. Tüm dünyada bileşik rasyoların %100'ün üzerinde gerçekleştiği gibi ülkemizde de gerek rekabet ve gerekse yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı sektör bir türlü kar etme noktasına gelememektedir.

Diğer sorumluluk sigortalarında olduğu gibi trafik sigortalarında da uzun kuyruklu sigorta olması nedeni ile yıllar sonra da olsa hasarlarla karşılaşıldığı ve gerçek karlılığın ancak uzun yıllar sonrası ortaya çıktığı görülmektedir. Mali açıdan güçlü olmayan şirketlerin bu branşta kısa vadeli 
ihtiyaçlarını karşılamak adına fiyatlarda indirim yaptığı, nakit akışlarını bir ölçüde karşıladığı 
görülmektedir. Bu sarmala giren şirketlerin bu uygulamalarının bu tür şirketlerin sorumluluklarını karşılayamamaları sonucunu getirmektedir. Bu tür gelişmelerde bu şirketlerin sorumlulukları sigorta fonu benzeri kurumlar varsa bu kurumlar tarafından, yoksa piyasadaki oyuncular arasında karşılanmaktadır.

Bunun önüne geçmek için mutlaka mali açıdan sorunlu şirketlerin sorumluluk sigortaları yazmasının önüne geçilmesi gerekir. Aksi takdirde şu an uygulanan sistemde sadece fiyata bakılarak satın alınan bu üründe diğer şirketlerinde fiyatlarında indirim yapacakları için tüm sektörün mali açıdan sorun yaşaması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak bilinmesi gereken trafik sigortalarında sektörün kar üretememesinin esas nedeni tarife uygulamaları yada aşırı rekabet değildir,2008 ortalarına kadar uygulanan tarife rejiminden bugün geriye dönük tazminatlara bakılırsa ne demek istediğim daha net anlaşılır.Sorun geriye dönük yapılan düzenlemeler ile bedeni hasarlarda her ülkede gerçekleşen ani patlamalardır.

Sigorta sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesinin sağlanabilmesi için denetimin çok sıkı biçimde yapılması ve sıkıntıya düşen şirketlerin bu branşta iş yazmasının önüne geçilmesi mutlaka şarttır. Diğer yandan sigorta şirketlerinin son dönemdeki geriye dönük kararların bilançolarına olan etkilerini ortaya koymaları ve bunun rakamsal etkilerini kamuoyu ile paylaşmaları mutlaka gereklidir. Zira kamuoyunda sürekli olarak kar etmeyi beceremeyen ve sektörü yönetmekten aciz yöneticilerin var olduğu bir imaj giderek sektörün üzerine yapışmaktadır.

8 yorum:

  1. Cemal Bey, Axa'nın şu anki trafik sigortası tarifesi mevcut durumda (bedeni tazminat hasar taleplerinin aynı oranda talep edilmeye ve ödenmeye devam etmesi) başabaş noktasını yakalıyor mu? Ben hiç zannetmiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blogda şirket bazında değerlendirme yapmamaya özen göstermeye çalışıyorum,ancak bir fikir vermesi bakımından Axa 2014 yılında trafik branşında %4 piyasa payı düşüşü yaşadığına göre sorunun cevabı piyasa payının nereye gittiğinde yatıyor gibi,

      Sil
  2. Merhaba Cemal Bey ;
    Geçmiş dönemde yaşanan şirket iflâslarından gereken derslerin çıkarılmamış olduğu açıklayıcı yazınızdan belli oluyor. Bir sigorta şirketinin günü kurtarmaya çalıştığını denetlemeler sırasında Denetleme Kurulu göremiyor mu acaba?? Eğer bu önceden görülürse gerekli önlemler sigortalılar zarar görmeden engellenir kanaatindeyim. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görüyor,hatta yönetim kuruluna üyede atıyor,ancak uzun süreli işlerin tabiatında olan zararın uzun sürmesi süreci geciktiriyor.Aynı fikirdeyim,

      Sil
  3. Cemal bey, dogrudan tazmin sistemi 2015 yili icerisinde baslarsa, gerekli yasal duzenlemelerin yapilmasi ve limitlerin gelismesi ile birlikte kaskonun bu policeye dahil olmasi sureci, yakin zamanda olabilir bir senaryo mudur? Saygilarimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Limitlerinde artması ile birlikte yakın gelecekte olması beklenmeli,

      Sil
  4. Merhaba Cemal Bey,
    Son 5-6 yıl içinde trafik sigortasında -tüm araç gruplarında- sektörün üzerinde büyüme gerçekleştiren ve PP'larını ciddi oranlara yükselten şirketlerin bu politikalarının nedeni, yukarıda ki trafik-kasko sigortasının birleşmesi senaryosu olabilir mi? Aksi takdirde yazınıza göre, mevcut yasal düzenlemeler ile hiçbir şirket trafik yazmamalı/yazmamalıydı (ya da ben yanlış anladım)...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu beklenti tabiiki çok etkiledi ancak bedeni konusu 2012 de yargıtay kararı ise 2013 geriye dönük olarak ortaya öıktı,yani kar ve pp elde edebilmeyi düşünen şirketler bu iki sürprizle karşılaştı.

      Sil