22 Haziran 2015 Pazartesi

BAŞARISIZLIK VARSA; BENDEN DEĞİL BAŞKASI YÜZÜNDEN

Yılın başında Avrupa'da yapılan bir ankette Avrupa Birliği vatandaşlarına birlik içerisinde en çalışkan ülke vatandaşını sormuşlar. Avrupa Birliği’nin hemen hemen tüm ülkelerinde bu soruya cevap olarak Alman vatandaşları çıkmış. Yalnız bir ülkedeki ankette ise sonuç değişik çıkmış. Bu ülke Yunanistan ve en çalışkan ülke vatandaşı da Yunanlılar olarak seçilmiş.

Bu araştırmayı okuyunca ve son 5 yıldır Yunanistan'da yaşanan ekonomik krizi düşününce ülkelerin düşünce yapılarındaki aksaklığın o ülkenin performansına da nasıl etki ettiğini düşünmeden edemedim. Yunanistan’ın ekonomik performansının düşüklüğü, son yıllarda yapılan bunca yardıma rağmen belini doğrultamaması ve de bu konuda en ufak bir umudun olmamasına karşı Yunanlıların yaşam tarzlarını etkileyecek en küçük bir geri gidişi bile kabul etmek istememeleri, hatta tüm olanlardan Avrupa Birliği’ni ve hatta Almanya’yı sorumlu tutmaları günümüzde ülke, şirket, yönetici ve çalışan düzeyinde de karşılaşılan son derece hastalıklı bir yaklaşımdır.

Geçtiğimiz hafta Bodrum dönüşünde iki kadının güvenlik görevlilerinin uçağa binerken çantalarındaki şampuan ve benzeri likitleri almasına verdikleri tepkiyi görünce bunun ne kadar yaygın olduğunu fark ettim. Kadınlar uçağa bu tür sıvı ile binilmemesi kuralını bir kenara atarak güvenlik görevlilerinin kremlerini çok beğendiği için alıkoyduklarını bile dile getirmekten çekinmemişlerdi.

Yunanistan’a geri dönersek; kişi başı çalışan verimliliğinde Almanya’nın 68 birim üretimi var iken Yunanlı bir çalışanın 38 birim üretmesi aslında iki ülke ekonomileri arasındaki çok sayıda farklılıklardan sadece biriydi. Ancak durum bu iken bile kendisini en iyi kabul eden haleti ruhiye benim üzerinde durmak istediğim asıl meseledir.

Yıllardır yöneticilik yaptığım şirketlerde performans yönetimi ilkesini benimsemiş olan bir yönetici olarak performansı geride olan çalışanların objektif sayısal ölçüleri bile kabul etmeyip bu sonuçların başkalarının çalışma anlayışından kaynaklandığını söylediklerini sıkça duymuşumdur. Bu yaklaşım belki de Yunanistan’dan başlayan ve bizim bulunduğumuz ve doğuya doğru uzanan coğrafyaya özgü gelişmiş bir kişisel defans mekanizması mıdır diye düşünmeden edemiyorum.

Kişisel sorumluluğun önemsendiği batı toplumlarında başarısızlığın sonucunda istifa mekanizmasının çalıştırılmasına, Japonya gibi ülkelerde ise bazen intiharlara kadar uzanan bir sorumluluk anlayışının geliştiğine tanık oluyoruz. Ülkemizde başarı kültürünün gelişmesine katkı sağlayacak olan önemli gelişme alanlarından birisi olan "başarıyorsam ben başardım, başarısızlık var ise ben başarısız oldum" anlayışını bir an önce yerleştirmemiz gerekmektedir. Aksi halde başarısızlıklarda faturayı dış etkenlere çıkararak kendimizi soyutladığımız sürece ülkede başarı ikliminin gelişmesine imkan olmayacaktır.

2 yorum:

  1. şikayet etmek, sorunun çözülmesinden kaçmaktır temelde...hep şikayet sıfır çözüm malesef...arasıra ben de bu tuzağa düşmekle etraflıca düşününce tepkisel ruh hallerine teslimiyeti görebiliyorum ve görünce de toparlanıyorum tabii..Hele hele Kıbrıs'a gelin. Kendini savunmaya almak, ada'da bir kültür olmuş ve hayatın en küçük biriminde işler vaziyette...

    YanıtlaSil
  2. Yunanistan AB ilişkileri,KKTC Türkiye ilişkileri bu kültürün oluşmasına yol açıyor,

    YanıtlaSil